Artık şaşırmam diyorum ama birbirinden farklı hikayeler beni şaşırtmaya devam ediyor.
İşte onlardan birisi....
Fatma Balık'ın annesi ile babasının evlilik hikayesi...
Annem henüz dokuz aylık bile değilken annesini kaybetmiş birisidir. Annem öksüz kaldığı zaman büyük dayım evliymiş ve annem yaşında çocuğu varmış. Anneme de büyük dayım ve yengem bakmış. Fakat annem dedemin isteği üzerine zaman zaman halalarında, zaman zaman evli ablasında, çoğunlukla da en büyük dayımda kalırmış. Dedem ikinci kez evlenene kadar göçebe gibi yaşamış.
Dedemin yeni eşi ise çok sevecen bir kadın değildir. -ki annemi istememiş ve benimsememiş.- (burada anneme yaptığı eziyetleri anlatmamak için böyle bir cümle seçiyorum) Annemin Türk filmi klasiklerine taş çıkaracak hayatı vardır ki uzatmadan konuya gireyim.
Annem genç kız olup üvey annesinin eziyetlerine dayanamayınca köyden ayrılıp dayımların yanına şehre yerleşmiş. Annemin ayrıldığı yıl ise köye imam olarak babam atanmış. Annem köyden ayrılmadan önce bir kez babamı görmüş.
Üzerinde baklava desenli süveteri vardı. Orhan Gencebay'a benziyordu (annem Orhan Gencebay hayranı olduğu için onun gibi birisi ile evlenmek istermiş hep) görür görmez hoşuma gitti, kim diye sordum, imam, dediler Allah'tan korkan adam beni de üzmez dedim, Allah'ım inşallah nasibim olur, diye dua ettim, köyden ayrıldım.
der.
Annem köyden ayrıldıktan sonra bir daha babamı görmez. O sene akraba düğünü için köye geldiğinde babaannem annemi görür ve çok beğenir. Daha önce hiç görmediği kızın kim olduğunu araştırmaya başlar. Annemin üvey annesine denk gelir. -kimin kızı bu deyince üvey anne -benim kızım, der. Babaannem şaşırır. Annem sarışın renkli gözlü tabiri caizse Emel Sayın gibi kız, üvey anne desen gerçekten Aliye Rona'yı aratmıyor (ki ben Aliye Rona'yı sevimli bile bulurum bazen ama...)
Babaannem bir şekilde annemin üvey kız olduğunu öğrenir, düşer peşine. İki sene kadar babamı ikna etmeye çalışır.
Gel gelelim babam gerçekten yakışıklı adamdır. Kendisine kızını vermeye çalışan amcalardan, kek börek yapıp getiren kızlardan, çeşme başında bekleyenlerden bıktığı için -ben bu köyden evlenmem diye tuttururmuş. Babam köyde bir başına yaşadığı için babaannem de oğlunun emrivakiyle ya da gönülsüzce birisi ile evlenmesinden korktuğu için sürekli annem konusunda ısrar ediyormuş. Çünkü dedem kimseye hayır diyemeyen birisiymiş, amcalar dedemin etrafını sarıp -senin oğlanla bizim kızı baş göz edelim dediklerinde tamam bence olur, oğlanla konuşayım, diyormuş.
Sonunda babaannem dayanamayıp babama nişanlı diye yüzük takmış, yetmemiş artık tası tarağı toplayıp yanına taşınmış. Aradan iki yıl geçtikten sonra babaannem annemin resmini bulmuş.
Babam da hala istemem derdinde. Babaannem güç bela resmi gösterince babam ağzının kenarından -iyi bir görelim bakalım kaç zamandır ısrar ettin bıktım demiş, ama görür görmez çok beğenmiş, gururundan ses etmemiş. Beklemişler, annemin köye geleceği zamanı.
Annem köye gelince babaannem hemen haber almış, annemin geleceği yere babamı götürmüş. Annem ise babamı görünce heyecandan başındaki örtü ile yüzünü kapatmış ve babam annemi görememiş.
Sonunda bir şekilde babam annemi görünce tamam, demiş isteyelim evleneceğim.
Hikayenin buradan sonrası da engebeli, biraz da trajikomik. Annemin babası annemi vermiş tabii, hiç zorluk çıkarmamış. Anneme seni köyün hocasına verdim, köye gel, demiş. Annem zaten seviyor, sesini çıkarmamış, tamam, demiş. Ama dayılarım annemin sevdiğini bilmediği için dedemin annemi zorla evlendireceğini düşünüp soluğu köyde almışlar.
Dayımın birisi dedeme karşı çıkmış, dedemden dayak yemiş. Teyzemin eşi annemi kızı gibi büyüttüğü için hemen köye koşmuş ve köy kahvesindeki adamların elli yaşında bir adama hocam dediklerini görmüş. (babamın babası olan dedem babam yokken namazları kıldırdığı için köy halkı ona da hocam diyormuş ) eniştem tüfeği kaptığı gibi dedemin karşısına dikilmiş.
-kızın kadar küçük çocuğu istemeye utanmıyor, diye.
Aynı gün eniştem dedeme tüfek doğrulturken dayımın birisi babasından dayak yiyor, diğer dayım annemi kaçırmaya çalışıyormuş. Annem de evlenme işi bozulacak diye üzülüyormuş. Sonunda babam ortaya çıkınca her şey açıklığa kavuşmuş. Annem ve babamı görüştürmüşler ve kısa bir zaman sonra da yine bir sürü entrika olsa bile evlendirmişler. Annem platonik aşık olduğunu seneler sonra ancak söylemiş. Babam da resimde görür görmez aşık olduğunu. Bence hikayenin asıl kahramanı babaannemdir ki o bu kadar çabalamasa durum ne olurdu bilinmez. Bir de annemin ettiği dualar var. Allah herkese kabul olunmuş dua sevinci nasip etsin.
(okuduğunuz için teşekkür ederim :)
Blog Sahibinin Notu: Asıl biz teşekkür ederiz, bu güzel hikayeyi bizimle paylaştığınız için...
Not: Siz de hikayenizi bizimle paylaşmak isterseniz ki çok mutlu oluruz, nabrutvebiz@gmail.com adresinden benimle iletişime geçebilirsiniz.
Yazı dizisi:
8 Yorumlar
ister istemez gözümden yaş geldi, neler çekmiş annelerimiz.
YanıtlaSilevet :(
SilGayet Başarılı bir makale.
YanıtlaSilSevgili anonim :)
YanıtlaSilhikayeni herkesle paylaşmak üzere yorum kısmından kaldırdım. en kısa zamanda yayoınlayacağım sevgiler :)
Tamam teşekkürler:))))))))
YanıtlaSil#
Tamam teşekkürler:))))))))
YanıtlaSil#
Allahım.. Tam bir Türk filmi. Dedesinin zorla verdiğinı düşünen dayıların ve eniştelerin yaşadıkları çok güldürdü beni, ama savunmaları korumak için ayaklanmaları da çok gururlandırdı. Az rastlanır bir şeydir bu. Heleki o zamanlar babaya karşı gelmek. Hem de tüfekle :)))) Harikaydı ya. Bir daha okumak istiyor insan. Daha detaylı olsaymış. Sevgiler :)
YanıtlaSilTabii artık nerede öyle akraba :D
Sil