Anneannem ve Kızlarının Hikayesi- Evlilik Hikayeleri


Çok uzatmadan sözü Bayan B'ye bırakıyorum.

Selamlar Nabrut, 

KPSS sonrası saat 04.12 civarlarında yazıyorum bu metni. Aslında sana çok güzel bir hikaye ile gelmek istemiştim, kendi hikayem olursa yazacaktım ama bugün parmaklarım sana birazdan bahsedeceklerimi kelimelere dökmek istedi. 

Girizgahımı yıllar önce tercih zamanımda  –ki sanırım 7 yıldır takipteyim bloğunu- okuduğum ve dosyamın giriş kısmına yazıp astığım, yıllarca benimle duran bir paragrafı sana ve değerli okurlara hatırlatmak istiyorum.  

‘’Ben hayatım boyunca başka ne olabilirim hiç bilemedim. Elimden bir sürü yarım yamalak iş gelir ama kendimi hiç o yetilerimle alakalı yerlerde göremedim. Hafızam iyi değil, bilim de benim için zor bir mevzu. Ben aslında basitçe, Einstein'ın deyimiyle balık olmama rağmen ağaca tırmanmaya çalışıyorum ve bununla kendimi yargılıyorum. Fakat bunun farkında olmama rağmen yine olsa yine o ağaca giden patikaya girerim. Çünkü o ağaca sahiden çıkmak istiyorum.’’ 

-Ayça (Yağmur Damlası Yazıyor), Tıp Yazacak Olanlara Tavsiyeler 

Tıp fakültesi kazanma idealiyle bir sene daha sınava hazırlanıp tutturamamıştım ama olsun :d Belki bu cümleleri duymaya ihtiyacı olan vardır diye bu şekilde bir giriş yapmak istedim.

Bugün seninle paylaşacağım hikaye ‘’Anneannem ve Kızları’’nın hikayesi. 

Anneannem Balkan göçmenliğinin hakkını veren sarışın, mavi gözlü, cidden güzel bir hatunmuş. Tek kusuru ablasının onu küçükken yere düşürüp kimseye söylememesi üzerine bir ayağının topal olması. Yine bu topallığı ona mani olmamış; esmer, yeşil gözlü, dalyan gibi dedem ile tanışıp o zamanın şartlarında birbirlerine yoldaş olmuşlar. Bu elinden her iş gelen insanın bir kusuru var ki dilinden de çok şey gelmesi. 

Hani hep büyüklerimiz der ya ‘’kınama, senin başına gelmezse çoluğun çocuğunun başına gelir’’ diye. İşte bu kınamaların ennn büyüğüne annem ve iki teyzemi ortak etmiş diyeyim. 

O sıra icra ettiği meslekler hasebiyle çok fazla gidip geleni oluyor, haliyle dedikoduya çok fazla mahal verilen bir ortam oluşuyormuş bir şekilde orada. Annemlerin en unutamadığı kınaması ‘’boşanma’’ya dair. ‘’İnsan kocasına naz yapıp elinde tutamaz mıymış, kocan ne yaparsa yapsın (dövsün de, sövsün de) kocandır’’sözleri akabinde bir komşularının kızlarına boşanma evresinde olduğu için çok ağır konuşmuş o gün çevresine. 

Anneannem hakkında bu bilgiyi verdikten sonra kızları, yani canım annem ve teyzelerim neler yaşadı/yaşıyor buralara geleyim.  

Anneannem bu muhteşem gen birleşimini evlatlarına da aktarmış tabii ki. İki erkek, üç kız dünyaya getirmiş. Bunlardan en küçüğü annem, bir dayımsa vefat etti. (Rabbim ölülerimize rahmet eylesin) 



Büyük teyzem, anneannem terzilik yaparken ya da hayvanlarla uğraşırken evi toparlayıp düzenleyen, yemekten sorumlu evlat olarak geçirdiği 16 senelik baba evi hayatına dedemin münasip gördüğü bir kısmetle evlenerek veda etmiş. Veda etmiş ama 1 saatlik uzaklıkta olmasına rağmen ne ana-babasını aramasına izin verilmiş ne de eşini görebilmiş çünkü düğünün ardından eniştem askere gitmiş ve ta tamm işte size 6 kızına kıyamayan ama gelinini hizmetçiden aşağı gören bir kaynana ile 2 sene… Hoş eniştem geldikten sonra da gerçekten şu zamanın mantığında baktığınızda çoğumuzu çıldırtacak olaylar olmamış değil. Mesela dersen en büyük kuzenim doğduktan aylar sonra annemlere yeğeniniz oldu diye haber verilmiş. Annemler de yeğen görmeye gittiğinde teyzem ikinci çocuğunu da doğurmuş. Böyle bir hayat geçmiş bu taraftan. Ben işin asıl beni yutkunmama bile izin verdirmeyecek noktasına geleyim biraz da. 

Küçük teyzem elinden dikiş nakış gelen, zamanının en güzel kıyafetlerini dikmiş bir insan. Tek marifeti bu değil. Yemekte ve tüm pratiklik gerektiren konularda hayatımda ondan daha iyisini görmedim. Tabii bu yeteneklerin ağır bir vergisi olmamış değil… 

Zaman böyle akarken annem bir gün GATA’nın Hemşireliğine başvuruyor. O zaman 1cm boy kısalığında başvurusu reddediliyor. Bu olayın ardından ilçelerinde bir arkadaşıyla olan sohbetleri gel aman git zaman onu diniyle gerçek manada tanıştırıyor ve hocalık serüveni başlıyor. Bu süreç için hep ‘’o zaman 1 cm için ne kadar üzülmüştüm ama şimdi görüyorum ki eğer GATA’da kalsaydım bu kadar donanımlı olamazdım dini olarak. Her şerde bir hayr varmış.’’ Der. 

Annem hocalık serüveniyle ilgilenir, atama kovalarken teyzem kimseye söylemediği bir hastalıkla cebelleşiyormuş meğer. Bizde anneden gelme bir miyom problemi var. O zamanın şartlarında bu saptama ve cerrahi işlem basamakları biraz daha yorucu tabii. Teyzem bu hastalığına teşhis alınca doktor küçük bir işlemle alırız diyor. Ameliyata giriyorlar, bu esnada hep tek başına... Takdiri ilahi, ameliyatta ön görülemeyen bir sorun sonrası teyzemin rahmi alınıyor.  Daha 20'lerindeyken...

Hayatımda görüp görebileceğim en fazla çocuklara düşkün insan ki kendisi. 

Bilemiyorum ben bile düşündükçe rabbim ecrini ahirette versin diye dua etmekten başka bir şey yapamıyorum. 

Ameliyat bitiyor. Teyzem durumu öğreniyor. Ve yine tek başına. 

Annem de o sıralar Karadenizde küçük bir ile atanmış. 

Ve babaevlerine yığınla görücü geliyor.  

Teyzem ben istemiyorum diyor. 

Gelenler o zaman küçük kızınızı verin diyorlar. 

Annem o ara o bölgeden kimseyle evlilik düşünmediği için ve durumu da bilmediğinden ‘’ablam evlenmeden benim evlenmem uygun değil’’ bahanesine saklanıyor. 

Bu çark bir dönüyor… iki dönüyor… 

Her iki kanadı da boş bırakmayan ve bu işin altında başka bir şey var diye dedemleri dar boğaz eden görücülerin sözleri iki tarafa da ulaşıyor. 

İzninizle tam bu arada annemle babamın tanışmasına girmek istiyorum. 

Babam doğulu bir ailenin (aşiretler aslında) 14 çocuğundan en küçüğü. Bu kardeşlerinden 4’ü küçük yaşta vefat ediyor. En büyük amcamsa geçtiğimiz senelerde. Kendi babasını da 10 yaşlarında kaybedince ailenin tüm ilgisi, erkek evlat da olmasından ötürü, babama kayıyor. Hatta öyle bir kayıyor ki hâlâ daha beş halamın beşi de kendi ailelerinden çok bizim aileyle ilgilenir : ) 

Bu yıkılmaya yüz tutan aşiret bölgesinde o sıralar terör örgütleri alana hakim. Zaten sinyalleri de varken bir gün eve haber geliyor. ‘’Sizin evde iki tane delikanlı varmış. Ya onlardan birini bize verirsiniz ya da ikisini de kurşuna dizeriz’’ diye. İşte o gece babamla bir büyük amcam eşyalarını toplayıp farklı şehirlere kaçıyorlar. Babam geldiği o küçük Karadeniz şehrinde önce üniversite kazanıyor, sonra 28 Şubat döneminde okuldan atılıyor. Memlekete de dönemeyeceği için orada çalışmaya başlıyor. En son bir kırtasiyede kıdemli bir çalışan olarak buluyor kendini. 

Annem de o şehirde öğrencilerine kitap almaya gidip gelirken babamların kırtasiyesinin fiyatlarının daha uygun olduğunu fark ediyor : ) Alışverişleri sıklaşıyor haliyle.  

Babam annemi görüp çok beğeniyor, oraların abisi olan birine durumu anlatıyor. O abi eşiyle konuşuyor. Anneme de olay yine ‘ekşınlı’ bir şekilde intikal ediyor da oraları da yazarsam konu çok uzayacak diye girmiyorum.  

Tam o sıralar işte annemlerin çarkının döndüğü sıralar. 

Annem bakıyor, teyzem iyi değil. 

Teyzem bakıyor, annem evlenmiyor. 

İkisi de o sıra birbirlerinden habersiz onlara gelen ilk kişiye evet diyor. 

Teyzem alkolik, şiddet bağımlısı birine boşandığı kişiden olan çocuklarına bakıcılık etmeye evleniyor. 

Annemse anneannemin ‘’ben Kürde kız vermem’’ (bakınız ikinci büyük konuşma örneği) cümleleriyle daha da inatlaşıp babama evet diyor. 

Ben daha biriyle ciddi olarak tanışmadım. 22 yaşındayım. Bir şekilde bu olaylara kendimi kapatarak büyüdüm. Bilemiyorum o yüzden ‘’Kader’’ kısmı pratikte nasıl işliyor. Henüz ben kaderim olacak kişiye denk gelmedim ama bu istişaresizlik iki hayatın da batmasına sebep oluyor. 

Teyzem milyonda bir görülen bir hastalığa yakalandı bu dertler sonucunda. Yıllarca tedaviye gönderilmedi, gönderildiğinde de işe yaramadı. Ama anne yarısı kavramından bahsedilenden daha çok annelik yaptı bize. Kardeşlerimle bana dair bilmediği tek zevkimiz yok. Birimiz tatlıyı çikolatalı seviyor, diğeri sade, diğeri de meyveli seviyorsa hep bize göre tek tek hazırlar her şeyini. Markete diye kaçar bizi görmeye gelir vs… Şu an eniştemin de yaşlanıp kanser hastası olması sebebiyle olaylar daha farklı ilerliyor. Bir de biz eniştemle ilişkilerimizi iyi tuttuğumuz için görüşme iznimiz var : ) O yüzden daha iyiyiz ama çekilen cefayı kimse yerine getiremiyor. Cefadan sonra gelen rahatlık hep de sefa olmuyor. 

Annemse 1 babam ve 5 halamla evliliğini sürdürüyor hâlâ. Ama her yaz boşanma kararı alarak. Haziran başı karar alınır, temmuzda kıyametler kopar, ağustosta sular durulur, eylülde unutulmuş gibi yapılır. Dedem bu olaylardan sonra 2 kere kalp krizi geçirdiği için artık ailesiyle de paylaşamıyor. Teyzem de hakeza gidecek başka kimim var, buranın kahrını çektim çekeceğim kadar zaten diye yıllardır boşanamıyor.  

Ben bu kervanın bir yerde artık düzülemeyeceğini biliyorum. 

İşin kötüsü bu yolda annemin yoldaşı olduğum için babama bir süre baba gözüyle bakamamış olduğumu fark ettim. Karşınızda sürekli kötülenen ve akşam geldiğinde sadece kavgaların konuştuğu bir baba motifi görmek bunu doğurdu tabii. 

Bu yanlıştan 4 sene önce dönmeye çalıştık annemle. Bir arkadaşımın ablası bendeki durumu fark ettikten sonra ben de kendimi fark ettim diyeyim.  

Son 1-2 senedir ise babamı anlamaya çalışıyorum. 

Bu inanılmaz zor bir şeymiş, biliyor musunuz? 

Yani yıllarını seni ‘’annesinin kızı zaten’’ olarak bilen ve tek iletişimi emir vermek olan biri aslında senin baban. Başını okşasın, aferin desin diye okulda derece yapmaya çalıştığın kişi… Keşke yeğeni olsaydım da beni de sevseydi diye yorgan altında birtakım hıçkırıklara gark olmuş şahsı muhterem… 

İnat ettim ama, bu buzları kıracağım. Kıramazsam hakkımı ahirette alırım artık. 

İşte böyle… anneannem, annem, teyzelerim, babam ve 5 halam, benim karşı cinslerle olan ilişkilerimde uzak kalma sebebim… bu kadar.  

Çok konuştum ama izninle okurlardan 4 ricada bulunacağım. 


1.Lütfen kardeşlerinizin de bir emanet olduğunu unutmayın. Mal- mülk vs davalarına dalıp hayatlarından uzakta da kalmayın.  

2.Lütfen kardeşlerinizin evliliğinin sadeve size emanet olmadığını bilin. Artlarında durun, onlara destek olun. Bunlar ayrı şeyler ama sırf kardeşiniz diye eşi hakkında ağır ithamlarda bulunup evliliğinin kaosa sürüklenmesinden zevk almanız ahirette boynunuza bir pranga olur. 

3.Büyük konuşmayın… Siz çekmezseniz de evlatlarınız böyle önce gizli gizli içten parçalanıyor. Sonra… sonrası böyle işte. 

4.Eşinizle sorunlarınız varsa bunu sürekli çocuğunuzun yanında eşinizi kötüleyerek yapmayın. Eşiniz sizin eşiniz. Çocuğunuzun eşi değil, babası. Elbette sorunlara tanık oluyoruz ama kimse ‘’senin anan/baban da böyle işte’’ vb cümleler sizin de evladınızla olan ilişkinizin yıpranmasına yol açacaktır. 

Cidden çok yazmışım ya. İnşAllah bir gün buraya eşimle tanışma hikayemi de yazmak için uğrarım. Ve inşAllah içleri ısıtan ve benim de kalbimi Allah için hoş eden bir ilişki olur. 

Tüm okurlara ve sana çokça selamlarımla. Allah'a emanet olun♡

Yorum Gönder

10 Yorumlar

  1. Güzel kardeşim rabbim tahtını da bahtını da güzel eylesin. Rabbim isteyen tüm kullarını merhamet sahibi kalp kırmaktan korkan insanlarla eş eylesin. Sakın korkma benimde başıma gelir diye insan hayatta korkuğu ile sınanır.

    YanıtlaSil
  2. Bir yazı metninden birçok ders o kadar haklısın ki nabrut.
    Canımı en çok yakan küçük teyzenin yaşadıkları, Rabbim sabır versin. Elbet mükafatını ahirette alacaktır.Teyzeciğinin ellerinden öpüyorum.
    Tam idrak edemedim babanız annenizi seviyor anneniz anneannenize inat olsun diye evet diyor ve evleniyor. Evliliklerinde ki sorun halalarınızın babanızı dolduruşa getirmesi mi? Yoksa bir inat uğruna denilen "evet" mi?
    Babanızı anlama mücadelenizde inşallah istediğinize kavuşursunuz. Allah kalplerinizi birbirinize ısıtsın.
    Sondaki 4 rica malesef yaramız. Allah hepimizi ıslah etsin.

    Son olarak yazının bitiminde hemen baktım blog ve youtube kanalına, Allah'ım o kadar içim ısındı ki anlatamam. Kitaplara eklenmesi gereken uyarı cümleleri videon hele efsane ! Bu arada kitabın hayırlı olsun İnşallah okumak nasip olur.
    Rabbim gönlünde olanı hayırlısıyla nasip etsin, evlilik hikâyeni bekliyor olacağız Allah'a emanet ol ♡

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kimden bahsettiğini yemin ederim anlayamadım :D
      Kim kitap çıkarmış :D

      Sil
  3. Benim ananem ve kızlarının da hayatlarını yazsam herhalde bu kadar uzun bir hikaye eder. Yazılanları okuyunca bana çok dehşet vermedi, aksine başkaları da bu durumdaymış demek diye düşündüm. İnsanların hayatları çok farklı değil, benzer şeylerle sınanıyorlar demek. Ben de mesela yazarın konumundayım, annesiyle babasının tekrar tekrar kavgalar yaşadığı ve babasından ne yazık ki bu yüzden uzaklaşan kız. Bunun farkındayım, aslında babamla ilişkim de o kadar kötü değil ama insan bu soğumayı bir kez hissedince içinde bir şeyler yıkılıyor, tamir olması güç geliyor. Ama inşallah düzelir bu da geçicidir inşallah. (İşin kötü tarafı, evlilikle ilgili görülen örnekler insanı evliliğin bu olduğuna inandırıyor ve çok korkutuyor.)
    Hikayeyi okuyunca acaba benim dedem de mi çok büyük konuştu biri hakkında diye düşündüm ahahha, bunu bir sorgulamalıyım. Şaka bir yana gerçekten büyük konuşmaktan çok korkarım, ergenlik zamanlarımda çok büyük konuştuğum oldu ama söylediklerimin ağırlığının bilincinde değildim, şimdilerde hatırladıkça tövbe ediyorum. İnşallah Allah affeder. Annemle babam da çok korkar, ne zaman biri iddialı bir söz söylese "büyük konuşma" diye ikisi de birbirini ikaz eder.
    Özetle çok zor bir durum, gerçekten dünyanın binbir türlü hali var. Kimsenin sınavını küçük görmemek lazım. Allah korusun. İnşallah ne benim ne de benden öncekilerin sözleri bana dönmez. Allah affetsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rabbim korktuklarına uğratmasın.
      Yazar adına çok teşekkür ediyorum.

      Sil
  4. Büyük konuşmak kısmında kendime iğne değil çuvaldızın battığını hissettim. Ben olsam asla yapmam cümlelerim şuan kulağımda çınlıyor. Kısa bir yazı ama cidden karmaşık hissettirdi. Çekilen çilelere çok üzüldüm bazı yerler tanıdık geldi. Çok farklı duyguları aynı anda hissettim gibi. Çok güzel çok ders çıkarılması gereken bir yazı olmuş. Yazan arkadaşa çok teşekkürler. Umarım sizin çok mutlu bir evliliğiniz olur. Kendi adıma da bir şeylerin kafama dank etmesine vesile oldunuz çok sağ olun.

    YanıtlaSil
  5. Yazı baştan sonra hayat dersi aslında. Benim annemde bazen birileri hakkında kınayarak konusur hep diyorum yapma sunu biz cekiyoruz diye ama yok o devam ediyor. Mesela artik insanların eskiye gore daha ileri yaşlarda evlenmesi anneme garip geliyor nerdeyse her düğünden döndüğünde 'damatlar kelli felli gelinler kartlaşmış' derdi hala da der. Erkek kardeşlerim bekar saclari dökülmeye başladı bile bende kartlastim sanırım biraz annemin kınamamalı sonuç verdi yani . Kınamayınız, yasamadan ölmüyorsunuz !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dilimizi tutamıyoruz sanırım.
      Rabbim büyük konuşmaktan korusun, konuştuklarımızı affetsin.

      Sil