Uzun zamandır beni okuyanlar bilir ki, Haruki Murakami hayranıyım. Birçok kitabını okudum ve okumadığım hususen beklettiğim uzun zamana yayarak okumak istediğim kitapları var.
Uyku kitabı beklettiğim okumaya hevesli olduğum kitaplarından biri değildi ama denk gelince okumadan edemedim. Yazarın bu kitabı romandan ziyade bir uzun hikaye...
Kitap şu ilgi çekici cümlelerle başlıyor;
Uyuyamıyorum. Tam on yedi gün oldu. On yedi gündüz ve on yedi gece. Çok uzun bir zaman. Artık uykunun nasıl bir şey olduğunu bile tam olarak anımsayamıyorum… Gözlerimi kapatmayı denedim. Sonra uyumanın nasıl bir his olduğunu hatırlamaya çalıştım. Fakat orada yalnızca uykuya yer olmayan zifiri bir karanlık vardı. Bu, zihnimde ölümü çağrıştırdı. Ölecek miyim acaba, diye geçirdim İçimden. Eğer bu şekilde ölüp gidersem, benim yaşamımın anlamı ne olacak?
Ve bundan sonrasında lafzıyla sürükleyici alt metinleri ve metaforları ile de çok güzel göndermeleri olan bir kitap okuyorsunuz.
17 gündür uyuyamayan adını bilmediğimiz bir kadın var. Bu kadının günleri birbirinin aynı olarak devam ediyor. Öyle ki; bir günlük tutuyor ve yazmaya ara verdiğinde en son hangi günde kaldığını ayırt edemiyor. Aşık olmadığı ama sevdiği bir kocası, bir de küçük oğlu var. Hayatı oğlunu okula getirip götürmek, evi çekip çevirmek ve kocasına hizmet etmek arasında gidip geliyor. Eksikleri, kavgaları gürültüleri yok, dışarıdan çok mutlu bir aile tablosu çiziyorlar. Ama onların durumu Anna Karenina kitabındaki şu cümleye benziyor;
Bütün mutlu aileler birbirine benzer; her mutlu aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.
Kadının bu rutin hayatı bir kabus görmesi ve bu kabus üzerine uyuyamaması ile bozuluyor. Murakami kadının tüm gün uyanık kalması ile onun üzerinden bize aslında şunu anlatmak istiyor;
Hayatımızı gerçekten uyanık bir halde yaşıyor muyuz?
Yoksa uykuda rüya görür gibi sadece seyrediyor muyuz?
Kitabın ismi ile çelişen bir ana temi var; uyandırmak!
Hele öyle bir son yazmış ki, kabire yapılan öyle güzel bir benzetmeydi ki verdiği mesajı çok güzel noktaladı.
Alt metinleri çözebilirseniz severek okuyacağınız bir kitap olacağını düşünüyorum. Aksi halde illa okunması gereken bir Haruki Murakami kitabı da değil.
Okuduğum diğer haruki hurakami kitapları ve yorumları
Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Hac Yılları
Haruki Murakami Koşmasaydım Yazamazdım Okur Yorumu
Kadınsız Erkekler
Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında
9 Yorumlar
Bende Haruki Murakami hayranlığım nedeniyle bu kitabı okumuştum. Güzeldi ancak mutlaka okunması gerekenlerden değil. Bu konuda aynı düşüncedeyim seninle :)
YanıtlaSilSevindim :)
Siluykusuzluk çeken ve bu konuda fazlasıyla sıkıntı yaşayan biri olarak okumak istediğim bi kitaptı ama :D olay çok farklı sanırım bu kitapta yine de imkanım olursa okumak isterimm
YanıtlaSilEvet çok farklı gelişiyor :)
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilAkademik ve psikolojik bir bakış açısıyla üüncü bir gözle okunursa dediğin gibi daha fazlası çıkar ama işte benim gibi sıradan okuyucular için ancak bu kadar ^^
SilSenin tavsienle imkansızin şarkısı kitabını aldım okudum.beni rahatsız eden bir
YanıtlaSilKitap oldu.bolca intihar anlamsız hayatlar.gereksiz erotizm.kitabi okudum ve yirtip attim
Ne desem bilemedim :)
SilSonunu hiç anlayamadım ne oldu
YanıtlaSil