Hani Nasreddin Hoca’nın çok meşhur bir kıssası vardır.
Eşeğe oğlunu bindirmiş;
Gencecik çocuk eşeğe binmiş de zavallı yaşlı adam yürümek
zorunda kalıyor, demişler.
Eşeğe kendi binmiş;
Koca adam eşeğe binmiş de çocukcağız kan ter içinde ona
yetişmeye çalışıyor vah vah, demişler.
Bu sefer eşeğe oğlu ile beraber binmiş;
Zavallı hayvana hiç acımıyorlar, demişler.
En sonunda ikisi de eşekten inip yürümeye başlamışlar;
O zaman da ikisinde de akıl kalmamış, eşek boş olur da binilmez mi demişler!
Hoca ne yapsa insanlara beğendirememiş kendini.
Hikâyeyi çok severim, zaman zaman da şimdi anlatacağım hadise gibi kendime yontarım.
Dayım geçen yıllarda vefat etti. Herkesin dayısı kıymetlidir
sanırım. Bizimki de öyleydi. 5 kızdan sonra gelen tek erkek. Evin göz bebeği.
Cenaze sonrası “başınız sağ olsun” seremonisinin hizmet
bölümünün başını benim yaşımdaki kuzenimle üstlendik.
Teyzemler ve tabii yengem,
anneannem, annelerimiz perişanlar. Biz onların acısını yaşayamayız, belki
anlayamayız bile. Ne de olsa bağ olarak onlardan bir adım geri halkadayız.
Ve artık yaş kemale erdi bizim de. Evi diri tutmak,
toparlamak ve onların acısını rahatça yaşamalarına izin vermeyi kendimize
vazife bildik. Ağlamadan, çökmeden, gelene gidene tebessüm ederek, kim aç, kimin canı sıkkın yanına
koştuk. Mutfağı organize ettik. Latifelerle moralleri yüksek tutmaya çalıştık.
Nasrettin Hoca’nın eşeği misal, gören dayısı öldü diye
keyiflendiler demiştir, şu an burada yazmak canımı acıtacak birçok şeyi
arkamızdan konuşmuşlardır, eminim.
Acımızı yaşamak adına kendimizi bıraksa idik biliyorum ki
elimiz ayağımız tutmayacak ağlamaktan bitap düşecektik. Bu seferde dayıları
öldü de bir işin ucundan tutmadılar, kenarda oturdular, diyeceklerdi.
Bakış açıları çoğaltılıp farklı farklı senaryolar
üretilebilir. Meramımı anlatabildiğimi düşünüp uzatmıyorum.
Demek istediğim o ki; olayları nasıl gördüğünüz sizin
kalbinizle, ne kadar iyi olduğunuzla alakalı. Kötüyseniz, siz kötüyseniz ben ne
yaparsam yapayım iyi biri olamam sizin gözünüzden, kalbinizden yana…
Yazının şerhi:
İnsanın herkesle acısını yaşayamaması ne kadar zor bilir misin sayın okuyucu? O acı içine yerleşir ve bir daha asla azalmaz. Kendi kendine özlersin, kendi kendine onsuz kaldığın için üzülürsün. Biz nerede hata ediyoruz, neden bir yerde en kenardaki en rahatsız koltuğu seçiyoruz oturmak için. Ya da neden o tadını beğenmediğimiz köfteyi, yapana ayıp olmasın diye yiyoruz. Sorun çıkmasın diye ne zamana kadar susacağız, sustuğumuz nezaketimize değil de aptallığımıza, saflığımıza verilmeye devam ettikçe daha da çok içimize kapanacağız.
İçimizden konuşacağız, içimizden cevap vereceğiz, içimizden düşüneceğiz. Hayatı böyle içten içe yaşamayı sevdiğimizi sanarak kendimizi kandıracağız? Nereye kadar...
24 Yorumlar
Bence bütün sorunlar herkesin asil söylemek istediğini içinde tutmasından kaynaklanıyor. Hep olması gerekene göre hareket ederek samimiyeti kaybediyoruz. O yüzden her olay karşısında aklımızda soru işaretleri kalıyor. "Acaba beni yanlış mı anladi?" "acaba aslında ne demek istedi?" Gibi sorular insanların kalpleri arasındaki mesafeyi açıyor. Nezaket olsun diye gerçeğin dışında bir şeyler söylemek en büyük kötülüktür. Her zaman gerçeği incitmeden ifade etmek lazım diye düşünüyorum.
YanıtlaSilGerçek karşımdakini kıracaksa hangi kötülüğü yapmalı bilemedim :(
Silöncelikle başınız sağ olsun... insanlar nasıl böyle oldular bilmiyorum ama yargılıyorlar ne olup olmadığını bilmeden , ne yaşadığını bilmeden sadece yargılıyorlar ... ama başkalarını ... belkide kendilerini yargılasalar böyle olmayacak hiç bir şey ....
YanıtlaSilTeşekkür ediyorum.
SilAynen durum bundan ibaret. Aynayı kendimize çevirsek sorun bitecek
Allah rahmet eylesin. Bazı insanlar dedikodu yapmak atıp tutmak için yaşıyorlar kesinlikle. Bize doğru geleni yapıp kendimizi iyi hissettiğimiz sürece duymamalıyız başka sesleri.
YanıtlaSilEvet duymamaya çalışıyoruz kulağımızın dibinde bağırmadıkları sürece :/
SilBaşın sağolsun. Dediğin gibi insanlar hiç bir zaman beğenmez.
YanıtlaSilSağolasın.
SilNasreddin hocanın zamanında da böyleymiş deyip avunuyoruz :(
Ama bu çok güzel bir yazı nabrut abla hem de çok..
YanıtlaSilYazını okurken bir hüzünlendim bir düşündüm bir böyle tuhaf oldum abla.
Ve çok haklısın insan nasıl bakarsa öyle görür illaki birileri laf edecektir sen ne yaparsan yap bu değişmeyecek bir gerçek...
Dayın içi Allah rahmet eylesin abla mekanı cennet olsun inşallah:)
~ELİF~
Sağolasın canım benim ^^
SilAmin.
Nezaketen ölebilirim o kadar bir salaklık var ben de aman kimse rahatsız olmasın ben şuracıkta kendi kendime ölürüm :D
YanıtlaSilAma sanmak değil ya seviyoruz bence yaşamayı, kaba olsak olmazdı cıks dışlamak gibi olsun istemiyorum ama ben onlar gibi olmak istemiyorum. İnce düşünmek zaman zaman canımı yakabiliyor ama olsun böylesi beni,bizi güzel kılıyor bence.
Ay Şeyma. Aynı ben. ama benimki kimse rahatsız olmasın diye değil de içinde biraz da gurur barındırarak kimseye yük olmayım diye mezar çukurumun yanı başında ölebilirim :D
SilGüzel ama erken öleceğiz bu huyumuz yüzünden nazik yaşadı genç öldüler :D
S.a din kardeşim.Hergün blogunu keyifle okuyorum.Allah senden razi olsun.Başiniz sagolsun.Ben nacizhane cenazeyi aslan ölmüş.Başina akbabalar üşüşmüşler gibi goruyorum kimse aslana bakmazlar sadece etini parçalarlar.Acini bile yaşayamadan etrafina toplaşirlar.Allah akil hidayet versin.
YanıtlaSilve aleyküm selam. Çok teşekkür ediyorum. Cümlemizden inşallah.
SilÇok doğru bir tanımlama olmuş. bunu aklıma yazacağım.
çok döğru ne yapar san yap insanlar hep düşünmeden konuşuyorlar. ilkbaharda anneannemi kaybettiğimizde aynı durumları bizde yaşadık.. O okadar iyi anlıyorum ki .. Allah rahmet eylesin..Başınız sağolsun tekrardan..
YanıtlaSilCenazelerde neden hep böyle şeyler yaşanıyor hiç anlayamıyrum. Allah'ım ne diyeceğimi de bilemiyorum.
SilSizin de başınız sağolsun.
Harika bir yazı olmuş, insanların özellikle zor zamanında sana destek olacak eşin dostun, akrabanın destek olacağı yerde eleştirmesi alışıldık şeyler bu millette maalesef ki. Umarım bir gün insanlar empati yapmayı öğrenebilirler.
YanıtlaSilEmpatinin ne demek olduğunu bile bilmiyoruz biz. en iyi bildiğimiz şey hunharca eleştirmek :(
SilSelamun aleykum canım sanki yazdıklarında kendimi okudum.Ama ben artık değişmek istemiyorum böyle seviyorum kendimi sende sev Allah seni bozmasın
YanıtlaSilve aleyküm selam.
SilKendimi celladımı seviyor gibi seviyorum. Kendi kendimi öldüreceğim erken yaşta ^^
Başın sağolsun ablacım, Allah rahmet eylesin..
YanıtlaSilEvet gerçekten çok manidar bir hikaye.
Böyle insanlar benim etrafımda da, ailemin etrafında da var. Gerçekten ne görmek isterlerse onu görürler. Hani derler ya 'İnsanın özü neyse gözü de onu görür.' diye, işte aynen öyle. Aslında boşvermemiz gerekir bu insanları, ama hayat enerjimizi öyle bir sömürürler ki diyecek söz bile bulamayız -ki aslına bakarsak söylenecek çok söz vardır-.
Tekrar görüyorum ki biz yine çok benziyoruz, yani ben öyle düşünüyorum. Bazen, her şeyi ince ince düşünmekten öleceğim, diye düşünüyorum. Ama bu özelliğimi de asla kaybetmek istemiyorum. Belki psikolojim bile bir gün bozulacak ama ben kendimi böyle olmadan düşünemiyorum. Ve insanların hala her şeye kulp bulmalarına da anlam veremiyorum. Öyle ki sen, senin için değerli birinin acısını onunla birlikte çekemediğin için kahrolurken insanların dışarda fütursuzca, içinde fitne fesat bulunduran düşüncelere sahip olması ve bunu şuursuzca dile getirmesi kan dondurucu.
Evet böyle insanlar gerçekten çok fazla, ne yazık ki. Allah, dilinden, kalbinden emin olacağımız insanları çıkarsın karşımıza.
Bu arada gerçekten harika bir yazıydı..
Canım benim. Allah razı olsun.
SilAmin. Yine çok güzel anlatmışsın. diyecek sözümüz yok. Allah bizi de muhafaza etsin bu insanlara benzemekten.
Herzamanki gıbı bam telimize dokunan bır yazı oldugundan uzun bır yorum yazmıştım ama gıtmemiş😒 İnsanı tüketen ruh emiciler deyıp susuyorum nabrutcum
YanıtlaSilCanın sağolsun ^^
SilAynen öyle :/ diyecek bir şey yok.