Yazmanın ilaç olduğu yaşı geçtiğinizde boşluğa düşüyorsunuz.
Yazmanın ilaç olmadığını anladığınız yaş işe aslında yazarak
bir sonuca varamadığınıza kani olduğunuz olgunlaşma evreniz.
Eskiden yazdıklarınız o an size iyi gelmiş ama sonrasında
sadece anı olarak kalmış satırlar. Hiç biri reçete ya da teşhis değil.
Yazmanın ilaç olmadığı yaşta yazmak sizin için ne ifade ediyor?
Tek başınalığınızı unutturan bir işlev görüyor. Sizi anlayan
biri sonradan tekrar sizi okumuş oluyor. Bu biri de tabi ki siz
oluyorsunuz.
Yazmanın ilaç olduğunu kim çıkarıyor derseniz; uzmanlar!
Onlara göre boş bulduğumuz sayfaya dolu olan içimizi pıtır pıtır dökmeliymişiz.
Peh!
Bir arkadaşım gurbette yaşamanın en güzel yanının ailevi
sorunlardan uzak kalmak olduğundan, hele ki özverili biriysen çok daha güzel olduğundan bahsetmişti. Ses çıkarmayan hep alttan almak zorunda kalan tarafsan eğer, demişti sana gurbet öneriyorum.
Bende inan oradan bile beni bulur bela, demiştim. Ama
bulmuyormuş. Gurbetin tek avantajı da buymuş.
İşte ben gel zaman git zaman annemle kapı komşusu olmak
isterken, bazen başımı alıp kimsenin bana kolay ulaşamayacağı bir yerde yaşamak
istiyorum.
Ve bu yazının sonunda Candan apla der ki; ♪♫♪ bahar gelince mi ben böyle olurum, yoksa böyle olduğum için mi gelir bahar ♪♫♪
Not: biliyorum, olay örgüsü ve duygu geçişleri karışık bir yazı oldu lakin şu sıralar benim gibi hisseden birileri vardır mutlaka, biliyorum. Bahar çarpması...
30 Yorumlar
yazmanın ilaç olamadığı yaş hangi yaş onu bilemiyorum ben deniz yolun yarısındayım lakin insanların yüzüne direk haykıramadığım şeyleri bloğumda gevelemek ŞİMDİlik bana ilaç geliyor :)
YanıtlaSilbazı şeyler var ki kalem kağıda dökülmüyor işte o bazı şeylerin ilacı yok belki de.
SilBahar çarpmışa benziyor senin durumun. Henüz cemre toprağa düşmemişken biraz daha sabretmek gerek.
YanıtlaSilProfösör lakin bizim buralarda -kıbrıs- hep bahar ne yaparsın ki cemrede hiç kalmıyor sanırım :D
SilEn etkili ilaç seni anlayabilen birilerine içini dökmektir.Ancak bence yazmak da bir ilaçtır hele de içini dökebileceğin biri yoksa. Ben yazarım ve o yazdıklarımı unutunca açar okurum hepsi gelip geçiciymiş derim. Bir pay biçerim yazdıklarımdan kendime. Bir daha böyle şeyler için üzme kendini derim. Hem ne derler:Söz uçar yazı kalır. Ama bence sen blogda yazarak en etkili yöntemlerden birini de yapıyorsun.
YanıtlaSilHaklısın ama yazamdıklarımız kelimelere dökemediklerimiz hatta bazen kendimize bile itiraf edemediklerimiz var ki işte onların ilacı yok sanırım :)
SilYazdıkların her zaman bana iyi geliyor Nabrut :) Kalemine sağlık...
YanıtlaSilbu yorum da bana çok iyi geldi teşekkü edeirm^^
SilHer zaman uzaktan takip ediyordum sanki bana kızacakmışsın gibi :D Ama bunu kırmalıyım diye düşündüm ve yorum yazdım :)
Silne iyi etmişsin. her zaman bekliyorum^^
SilSenin gibi hisseden birileri var evet. Büyük ihtimalle, o birileri de "acaba benim gibi hisseden birileri var mı" diye düşünmekle meşgul. :))
YanıtlaSilKalemle yazmayı öğretenin hatrına yazmaya devam :)
ve sen uzaklarda bir gurbet kuşu acep ne der bu işe. gurbetin güzellikleri var mı sencede?
SilOlmaz olur mu elbette var.
SilBütün gün eşofmanlâ yaşayabileceğin bir evinin olması. Çat kapı erkek misafir probleminin olmaması. Kimsenin seni tanımadığı bir yerde en fazla ne kadar rezil olabilirim diye düşünüp daha özgürce hareket edebilme duygusu. Bir de öğlen uykusu :-)
küçük şehirlerin bu durumu var değil mi? yazdıklarını biz büyük şehirlerde hep yapabiliyoruz. şimdi sen yazınca düşündüm de hakikaten bu her an misafir vs. gibi durumlarınız oluyor değil mi? annemin anlattığı bir hayat gibi ama hala böyle adetleri sürdüren güzel insanlar var. hem güzel hem kötü.
SilAynen öyle hem güzel hem kötü. Memleketimde sokağa çıkınca en az 10-15 tanıdıkla muhabbet etmem söz konusuydu. Otobüs Şoförlerini bile tanıyorsun, hatta her gün aynı saatte aynı otobüse binen aynı insanlar söz konusu. Şimdi ise biri adımla seslenince "kim ben mi?" diye şaşkınlık ifadeleri kullanıyorum. Mİsafir mevzusu ise ayrı bir konu. Kapı her çaldığında evde etek, eşarp arama telaşesini ancak yaşayan bilir. Trajikomik bir durumdur bu.. O yüzden Osmanlıdaki haremlik selamlık evlere, kadın ve erkek misafirler için yapılan ayrı tokmaklara hayran kalmışımdır hep. Anadoluda hala bunlara ihtiyaç var. Velhasılı kelam bunlar güzel ama yorucu mevzular..
Silevet dediğin gibi güzel ama ciddi bir fedarkarlık istiyor ve ben yapamam mesela. Allah yardımcınız olsun diyeceğim ama zaten sen kurtuldun ^^
SilNabrutcum Merhaba,
YanıtlaSilBen de bu siralar sik sik kabz haline giriyorum. Rabb im ruhumuza ve bedenimize sifa versin ins. Bu siralar tezimi verne asamasinda oldugumdan dolayi yogunluktan sana yorum yazamasam da yazilarini buyuk bir zevkle takip ediyorum.yalniz olmadigni,her ne kadar birbirimizi tanimasak da seni seven buyuk bir okuyucu kitlen oldugunu bilmeni istiyorum. Rabb im bizi sevdigi kullarindan olmamizi nasip etsin ins.yoksa o kadar dunyaya dalmisiz ki halimiz nicedir bilmiyorum.Dert etme dua et dusturuyla senden dua ister,bnm de sana dua edecegimi bildirirm ins.Allah a emanet ol.
Anonimden bir kizce;)
merhabalar efendim;
Siltez aşaması! of ki of! Allah yardımcın olsun. günde 12 saat bilgisayar başında geçiriyordum son denemde. artık gözlerim görmez oluyordu.
Yazdığın güzel şeylere ne desem bilemiyorum. insanın kalbi güzel olunca satırları da böyle güzel oluyor herhalde...
kabz haline gelirsek evet tam da durum bu. manevi kabz hali insanı böylesine boşluğa düşürüyor.
Husuşi dua edeceğim. çok teşekkür ederim. Beni böyle güzel insanlarla karşılaştıran Rabbime şükürler olsun.
kocaman öpüyorum
O zaman banada bir gurbet yazılsın :)
YanıtlaSilHayırlısı olsun ne deyim bilemedim. Zor yanları da var çünkü...
SilBana da hep dertlerini bir kağıda yaz ve suya at derler o değilde bir değil iki değil kaç kez bu tavsiyeyi aldim insanlar nerden duymuşsa bu yöntemi :) Böyle bir şeyi deneyen var mı bilmiyorum ama insan merak da ediyor hani :) Bu arada instana bakıp keşke bende böyle uzaklarda olsam diyorum çok güzel mekanlar tadını çıkar benim yerime de :'(
YanıtlaSilbana da taşları topla topla denize at demişlerdi. peh! saçmalık. ne kağıtlar ne taşlar iyileştirebiliyor insanı. ya seni çok iyi anlayan bir dost ki oda iyileşme değil sadece rahatlama sağlıyor. insan yine ancak kendi kendini iyileştirebiliyor :) bazen güzel buralar, bazen çok kötü. insanoğlu çok nankör...
SilMalesefff dostta olmayınca insana ya kağıta yazip suya atmak ya da taş atmak kalıyor :)
Silgünümüzde dostu olan da yok :S
SilBu ara ciddi kafa yordugum bir konu bu neden kimsenin dostu yok? Uzun yillardir tanıdığım kişiler iyi ve ahlaklı olmasına rağmen neden dostları yok ve çok benzesmemize rağmen biz neden dost olamıyoruz? Yoksa her sırrını paylaştığın dertlenince yanında olacak olan dost felan efsanevi bir şey mi? Ben ne kendim de ne çevremde gördüm? 22 yıllık hayatımda tek edindiğim havadan sudan dizilerden konuşacak arkadaslardan ibaret :/ benim hayatım mı tuhaf? Dost nedir ve nerelerde bulunur :D fikrin var mı?
Silbenim dostum çok oldu. en mahrem sırlarımı bile paylaştığım. yani en azından sizin yaşlarınızda vardı. ama sonradan dost olmadıklarını acı acı anlaıyorsun hatta gerçek dost olmadığını. günümüz insanları çok farklı ve hep bir taraf daha verici diğer taraf hep almak isteyen oluyor ve dostluklar yürümüyor. Ama nedense verici olan iki taraf bir türlü bir araya gelemiyor :)
Silben de bugün yazmak üzerine birşeyler karalarken buldum kendimi,akşam yani şu saatlerde yazını gördüm,gerçi bir Sabahattin Ali kitabı okuduğum esnadaki molalardan birindeydi yazdıklarım:eh madem kendi düşüncemi yazdığım kağıttan alıntılayayım;..."Öyle başıboş oturmanın, iş-güç gibi hayat meşkalelerinin dışında da "başka" şeyler yapmanın boşluğunu husursuz bir şekilde hissederiz;buna çoğunlula can sıkıntısı der ve yerine koyabileceğimiz yüzlerce şeye başvururuz;hobiler,zevkler,iyilik ve kötülükler gibi.Oysa bazılarının ihtiyacı yazmak ve iç dünyanın kapılarını açıp orada gezinerek temaşa ettiklerini yazıya dökmektir.ben de onlardan biri olduğumu saklamayacağım."
YanıtlaSilkısacası bugün bunları yazarak yazmak hakkında bunları demiş oldum. güzel tevafu oldu,iyiki kağıdı atmamışım hihihi :)
Ne güzel yazmışsın yüreğine sağlık. sabahattin ali okurken epeyce etkilenmiş ve enfes olmuş.
SilBende yazarak rahatlatiyordum kendimi :(
YanıtlaSilumarım hep öyle olur...
Sil