“Ali Ağaoğlu Sendromu” *
Sendromun sebebi aşırı özgüven ve zenginlik olarak görülse de altında yatan tetikleyiciler araştırılıyor.
Sendromun dışa vurumu -her insanda ufak değişiklikler gösterse de- ana hatları ile şöyle oluyor:
-Bu değil, bu değil, ben farklı bir şey istiyorum. Bu da değil. Bunları herkes yapar. (Bunlardan her yerde var). Bu hiç değil. Bu sıradan. Değil. Bunlar hiçbir işe yaramaz.
Bu değil. Bunlar sıradan.
Beni anlamıyorsunuz. Bu değil.
Daha farklı, daha güzel.
Çağ atlatacak bir şey.
İnsanlar mutlu olsun. Bunların hiç biri değil…
Reklam filminden birebir alıntılanmıştır. Bkınız: https://www.youtube.com/watch?v=sBkZRMljsg0
Biz evde kalmış kızlar olarak tamı tamına Ali Ağaoğlu’nun bu repliklerini kullanmıyor muyuz?
Bu değil, bu hiç değil.
Başka bir şey ama ney?
Yazının tam da burasında Mahallleli teyze başını camdan uzatır ve şöyle der;
-Guzum ne istiyon sen, ne arıyon, daha iyisini mi bulacan allasen. Bak gelenin varken evlen. Aboo sonra muhafazan Allah.
Geçenlerde de Bülent Arınç Bahçeli'ye aynen şöyle söylemişti:
Zaten her şeye hayır dedi evet diyemediği için de bekar kaldı ya, masaya otursa evet demek zorunda kalacak.Bu haberi okuyunca bir üzüldüm, bir üzüldüm anlatamam. Belki de Bahçeli'de de Ali Ağaoğlu sendromu vardı ve teşhis konulamadığı için bu yaşına kadar bekar kalmıştı.***
Sonuç olarak Ali Ağaoğlu istediğini bulup ultramilyoner olduğuna göre bizim içinde hala bir umut olduğunu düşünüyorum.
*Böyle bir sendromda Kırmızı Başlıklı Kız Sendromu gibi tamamen tarafımca uydurulmuştur. Yine de bilim insanları bu sendrom üzerine bir araştırma yapmayı düşünebilirler, telif ücreti talep etmiyorum. :P
***Şaka bir yana Bülent Arınç'ın Bahçeli'ye ayıp ettiğini düşünüyorum.
Hacıfışfış Bildirdi.
Bana ulaşabileceğiniz diğer sosyal medya hesaplarım
22 Yorumlar
aahahahh bu olmadı , bu hiç olmadı ama ya :)
YanıtlaSilEvli, bebeli gardaş olarak evlenme be aplam :D mahalleli teyzeler evlenince de peşini bırakmaz. Düğün bitti abo guzum çocuk yokmu? bebe doğar guzum ikinci ni zaman? böyle uzar gider :) yaşa sen hayatını aplam benim :D
aplacım vallahi benimde niyetim yok babam kovana kadar buralardayım :D
Siliyi tespit bence. :)))
YanıtlaSilama büyükler ne derler bilir misin.. 30undan sonra insan zor beğenirmiş.. bu da bir sendrom oluyor galiba.. :))
gerçi ben beğendim ve evlendim o ayrı. :D
demek ki neymiş kader olunca evet diyebiliyor musuşuz :)
Sildört dörtlük oğlanı kim kaybetmiş de biz bulalım peh :))))
YanıtlaSildört dörtlük birini bulmak da kolay da iş elektirik almakda :DDD
SilUmut fakirin ekmeğidir :D
YanıtlaSilFazla yorum yapmasam da begenerek takip ediyorum, kore dizi secimi icin tek adressin :-)
ah ne yapalım başka :)
SilÇok teşekkür ederim. mutlu oldum.
yazın bana gül hikayesini hatırlattı biraz uzun olacak ama .....
YanıtlaSilBahçenin Sonundaki Solmuş Gül
Bir zamanlar bir şehirde güzeller güzeli bir kız oturuyormuş. Bu kız öyle güzelmiş ki bir gören bir daha görmeye gelirmiş... Şehirde bu kızı gören gençler aşık oluyorlar ve onu istemeye gidiyorlarmış. Ancak kız hiç kimseleri beğenmiyormuş gelenler ne kadar zengin ne kadar yakışıklı olurlarsa olsunlar kız hepsine bir kulp bulup beğenmiyormuş. Şehrin tüm ileri gelenleri, soyluları dahi bu kızın kalbini kazanamamışlar kız bunlarada olumsuz yanıt vermiş.
Günlerden bir gün şehire bi delikanlı gelir, bu delikanlıda çok yakışıklı ve çok dürüst biri olarak bilinmekteymiş. Birçok kız bu kadar yakışıklı ve soylu bir gençle evlenmenin hayalini kurmaktaymış. Bu delikanlı bu şehirdeki o kızı görür ve o da bu kıza aşık olur ve onu sevdiğini söyler. Ancak kız bu gence de bir kusur bulur ve teklifini kabul etmez.
Aradan yıllar geçer... ve bir gün bu genç birzamanlar aşık olduğu ve karşılık bulamadığı bu kızla tekrar karşılaşır. Ancak bu sefer yanında kocasını ve çocuğunu da görür ve çok büyük bi şaşkınlığa uğrar. Çünkü bir zamanlar bir birinden yakışıklı erkekleri beğenmeyen hepsine bi kusur bulan kız öyle biriyle evlenmiş ki...
Yüzüne bakılmayacak cinsten biriymiş. Bu duruma çok şaşıran genç kadının yanına gitmiş ve. "Beni tanıdın mı diyecek olmuş ama şaşkınlığından pek de birşey söyleyememiş. Kadın onu tanımış. Adam merakını gizleyemeyerek sen bir zamanlar kimseleri beğenmezken nasılda böyle hem bu kadar çirkin hemde fiziksel bozukluğu olan sana denk olmayan bu adamla evlendin diye sormuş.
Kadın bunun cevabını öğrenmek istiyorsan bana şu karşıdaki gül bahçesine girip bana ordaki EN GÜZEL GÜLÜ getir demiş. Adam bunu kabul etmiş. Ancak kadın adama gül bahçesinde birkez geçtiği yerden bir daha geçmemesi gerektiğini söylemiş. Adam gül bahçesine gitmiş, güllere bakmış bu güzel bunu koparıyım derken daha güzelini görmüş ilerlemiş onu koparırken ondan daha güzelini görmüş onu koparmak için ilerlemiş. Bu daha güzel yok bu daha güzel diye diye gül bahçesinin sonuna kadar gül koparamadan gelmiş. Tam geri dönücek olurken kadının birkez geçtiğin yerden bi daha geri dönmeyeceksin sözü aklına gelmiş. Bunun üzerine bahçenin sonunda kalan solmuş yaprakları dökülmüş cansız gülü koparıp gelmek zorunda kalmış.
Gülü kadına getirdiğin de kadın şimdi beni anladın değil mi? Ben de senin gibi hep daha iyisini hep daha güzelini aradım ama sonunda BAHÇENİN SONUNDAKİ SOLMUŞ GÜL gibi bu adamla evlendim.
bu hikaye aklıma gelince içimi bir korku kaplar hep:(
ayrıca son notuna tamamen katılıyorum bencede ayıp etti kavgada bile söylenmeyecek sözler vardır karşındakine ne kadar kızarsan kız bazı sözler söylenmemeli bu da insanların hayatta elde ettikleri herşeyin kendi kabiliyetlerinden olduğunu sanmaları yanılgısı
Daha önce okuduğum ama unuttuğum bir hikayeydi. Çok güzel...
Silama hayatımın böyle olacağını düşünmedim. ben seçmiyorum kaderin sahibi seçiyor...
ama son cümlen ah işte dünkü yorumda bana bir şeyler kattı dediklerimden birisi de sensin. iyiki benim bloğumu bulmuşsun iyiki sessiz kalmayıp yorum bırakmaya başlamışsın.
ayy nabrutcum senin gibi kültürlü,karakter sahibi birinin yorumlarıma değer vermesi beni çok sevindirdi inan duygularımız karşılıklı iyiki senin bloğunu bulmuşum ve buraya yorum yazarak seninle paylaşmışım diyorum Rabbim daha uzun yıllar burada hayatımızdan güzellikler paylaşmayı nasip etsin
Silestağfirullah...
Silamin....
İyilerini zaten kapmışlar derdi birileri :)
YanıtlaSilBu da iyi bir bahane:))
İyilik kötülük mü bilmiyorum kimsenin oğluna laf etmek istemem de :P sorun sende değil bendeler :D
SilEvet, ben de Ali Ağaoğlu Sendromu'na -kısaca AAS- yakalanmış evde kalmış bir kızım. Tanı vardı lakin tanım yoktu, şimdi sayende o da var. Meryem Uzerli sayesinde Tükenmişlik Sendromu'nu, senin sayende de Ali Ağaoğlu Sendromu'nu öğrendik Nabrut, teşekkürler :) <3
YanıtlaSilkısaca aas olayına bayıldım yalnız :D
Silben tüm evde kalmış kız sendromlarını biliyorum uzun yıllar evde kalmışlık üzerine bizzat staj sonrasında sözleşmeli personelliğe terfi etmiş biri olarak sendromlar benden sorulur :D
Ahahahha bu yaziyi kaciriyormusum ben :) armudun sapi uzumun copu yapmaya hiic gerek yok.. Oyle biri geliyor ki tamamen aklinizdakinin ziitti bir insan ve siz bile ne oldugunu anlamadan bir bakmissiniz ki parmaginizda yuzuk var :D yeterki gonuller anlassin:)
YanıtlaSilşu an bana acayip bir umut aşıladın :D demek aklımdakinin zıddı. evet evet çok hoş :P
SilReklamı ilk gördüğümde benim de aklımdan tam olarak bu geçmişti :D Hislerime tercüman olmuşsunuz :) Yazınızı çok beğendim :D Ben de tam olarak böyleyim herkese bir kulp takarım (gerçi evlilik uzak şu anda ) ve ne olacak benim bu halim kimseyi begenmiyorum ya hiç olmadık birini bulursam ,hiç istemediğim şartları taşıyan biriyle karşılaşırsam (aşırı mükemmeliyetçilik) ve buna ikna olmak zorunda kalırsam aman büyük konuşmayayım sonra başıma gelir :D Sanırım benim de sonum kötü olacak :( diye diye mahvoldum :D Sanırım kısmet denen şey tam da burada devreye giriyor. Blogunuzun altıncı yılı mübarek olsun :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim Betül umarım mubarek ve bereketli olur :)
Silseni bir yukarıdaki yoruma yönlendiriyorum. başka diyecek bir şeyim kalmadı :D
Nabrutcum ya çok tatlısın güldürdün yine ellerine sağlık: ) Sanki bi an geleceğimi görür gibi oldum ya hadi hayırlısı: ))
YanıtlaSilumarım sen bu sendroma tutulmazsın :D
Sil